Hasan Gök

~kodlamaya, hayata ve şeylere dair yalan yanlış düşünceler içeren kişisel blog~

Neden?

06 May 2010

Bir üniversitenin görevi nedir? Öğrencilerine nasıl davranması gerekir? Onları teşvik mi etmesi gerekir? Yoksa yaptıklarını görmezden gelip, öğrencinin önüne aşılması güç engeller mi koymalıdır? Artık iyice emin oldum ki bizim okula bu sorular sorulmamış. Sorulduysa da hocalarımızın bazılarının -ne yazık ki- buna verecek yanıtı yok!

Daha önce burada yazmıştım. Sırf notumu yükseltmek amacıyla 1. sınıftan programlama dersini yeniden aldım. Zaten yapmış olduğum bir dönem ödevini, bu ders kapsamında tekrardan yapmak zorunda kaldım. Yaptım yapmasına… Çok da güzel yaptım hatta… Ama ne oldu? HİÇ! İsyan etmemek elde değil. Şiir gibi kodladığım projemin kodlarına bakma zahmetine bile girmeyen çok sevgili(!) hocam, kendi bilgisayarında eksik olan bir DLL dosyasından dolayı çalışmayan uygulamaya –kodlarda ne yazmışım diye bir bakma zahmetinde dahi bulunmadan-, asistanlarına “Benim notum belli arkadaşlar, isterseniz devam edebilirsiniz!” deyip çekip gitti odasından!

Şimdi size soruyorum:

  • Bilgisayarınızda hala Windows XP kullanıyorsanız ve bu bilgisayar benim yazdığım kodu çalıştıramıyorsa bunun suçlusu ben miyim? Yoksa siz biraz daha çağa ayak uydurup güncel bir işletim sistemi mi kullanmalısınız?
  • Eski sürümlerle çalışabilecek bir sürümü de yanımda bulundurmama ve isterseniz hemen açıp o sürümü çalıştırabileceğimi söylememe rağmen burun kıvırıp gidiyorsanız, size saygı duymamı gerçekten bekliyor musunuz?
  • “Sadece C sürücüsünde çalışacak uygulamalar istiyordum bunu hepinize söyledim!” diyorsunuz. Acaba farkında mısınız ki, bizler çok daha önemli ve zor derslerle uğraşırken, zaten geçmiş olduğumuz dersinize devam etmek zorunda mıyız?
  • Sınıfta söylediklerinizden haberdar olmamızı nasıl bekliyorsunuz? Derse girmediğimiz belli bir şey. Moodle, bölümün sitesi veya mail grubumuzdan, böyle can alıcı ayrıntıları haber vermeniz bu kadar mı zor?
  • Bu projelerdeki amacınız bizlere sadece Windows XP’nin C sürücüsünde çalışan programlar yazdırmak mı? Yoksa kodlamanın doğru ve eksiksiz olması mı? Canım isterse Linux’ta çalışacak sürümünü yazarım, sizi ne ilgilendirir ki? Beni bir platforma (özellikle güncelliğini yitirmiş bir platforma) bağlama hakkını nasıl olur da kendinizde bulabilirsiniz?
  • Yazdığım kodları açıp bakma zahmetinde bulunmadınız. Acaba aynı kodları benim yazdığım zaman dilimi içerisinde tasarlayıp yazmanızı istesem bunu başarabilir misiniz? Zira C dilinin, piyasadaki en yüzeysel kitaptan bakıp tahtaya yazılarak öğretilecek/tahtadan bakıp öğrenilecek bir dil olmadığını düşünüyorum. Bu konuda hemfikir olabilir miyiz? (Zannetmiyorum)
  • Programlama bir sanattır! Bu sözü her fırsatta söylerdiniz. Eminim ki hala söylüyorsunuz. Ama sanatçıya en ufak bir saygınız olmadığının bilmiyorum farkında mısınız? Benim emeklerimi hiçe sayıp odayı terk etmeniz bunun en açık göstergesi değil midir?
  • Visual Studio 2010 ile yazdığım 12 MB’lık projemi, verdiğiniz 2 MB alana yüklememe zorunlu tutmanız ne demek oluyor? Sadece kodları yazdığım .c dosyasını gönderince, nasıl bundan beni sorumlu tutabilirsiniz? Grafik dosyaları okuyan, kayıt yapıp yeni dosyalar oluşturan, çeşitli DLL dosyalarına gereksinim duyan bir proje ödevi verirken, bizi o 2 MB’lık alana mahkum etmek akıl karı bir iş midir?

Bu sorular sormakla bitmez. Dersten kalmak veya geçmek umrumda değil. Amaç bu olsa zaten geçtiğim bir dersi tekrardan almazdım. İsyanımın sebebi iyi bildiğim bir şeyi eksiksiz yapıp, gereksiz ayrıntıları takıntı yapan bir hoca yüzünden hakkımı alamamak.

Her neyse… Yine belli oldu ki istediğim notu alamayacağım. Yazdığım kodları inceleme zahmetinde bulunan araştırma görevlileri Fırat ve Esra hocalara teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Kodlarımın gerçekten iyi olduğunu ve bu projenin araya gittiğini (not anlamında), daha iyisini hak ettiğimi söyleyip beni teselli eden ve yapabileceklerini yapıp notumu 70’e çıkartan bu hocalara teşekkür ediyorum. Kodlarıma baktıkları için, beğendikleri için, her şeyden önce insan yerine koyup diğer hocaya rağmen dinleme zahmetinde bulundukları için…

Neyse… Dilim daha da sivrilmeden son sözü söyleyip yazıya son vereyim. Hocam, üzerinize geçen bir zerre hakkımı dahi helal etmiyorum size. Bu kadar öğrencinin ahını almak nasıl bir duygu bilemem. Sadece bize çektirdiklerinizi çekmenizi ve bize uyguladığınız muameleyi görmenizi diliyorum…

Esen kalın…